ANKARA – Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. CHP tarafından kanun teklifi olarak gündeme getirilen, AK Parti tarafından ise ‘Anayasa değişikliği’ teklifine dönüştürülen ‘Başörtüsü’ konusunda yorum yapan Davutoğlu, “Bu teklifin TBMM’nde reddedilmesi ya da referanduma götürülmesi geleceğimiz açısından son derece kritik bir seçim sürecinin kutuplaştırıcı bir iklimin gölgesinde kalmasına yol açacaktır. Başta ekonomik badireler olmak üzere öbür gündem hususlarının gölgede kalması halkın gündeminin dışında yapay bir aksilik psikolojisinin oluşmasına taban hazırlayacaktır” tabirlerini kullandı.
‘TBMM MATEMATİĞİNDE ÜÇ SENARYO’
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’nin teklifine dair “gollük pas” tabirlerini hatırlatan Davutoğlu, “Sayın Erdoğan’ın milyonlarca bayanın bir onur gayreti olarak büyük bedeller ödediği bir insan hakları konusunu ‘gollük pas’ olarak görme seviyesizliğinin temel hedefi da aslında gündemi esir alma çabasıdır” diye konuştu.
TBMM matematiği içinde üç beklenen senaryo olduğunu belirten Davutoğlu, “Birincisi, teklifin 360 hududunun altında kalan bir takviye oyuyla reddedilmesidir. Böylesi bir gelişme seçim iklimini ‘başörtüsü taraftarları ve karşıtları’ halinde aslında gerçeği de yansıtmayan fiili bir referandum iklimine dönüştürecektir. Bu teklife öteki münasebetlerle dayanak vermeyen partiler başörtüsü zıddı suçlamasıyla bu mevzuda hassas toplum bölümler ile karşı karşıya getirilecek ve iktidarı bu özgürlüğün tek garantörü olarak gösterecek bir propaganda makinesi işletilecektir” dedi ve kelamlarını şöyle sürdürdü:
“İkincisi, teklifin 360-400 ortasında kalarak hususun tam da Erdoğan’ın istediği biçimde gerçek bir referanduma götürülmesidir. Bu referandumun Cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerinde üçüncü bir sandık olarak yapılması da seçimler öncesi başka bir referandum olarak gerçekleştirilmesi de seçim ortamında semboller bazında kutuplaşmayı tırmandıracak ve siyasi kültürümüz açısından vahim sonuçlar doğurma potansiyeli taşıyacaktır. Ayrıyeten, son derece gereksiz bir maliyete yol açacaktır. Üçüncü senaryo, teklifin 400 üzeri bir oyla kabulüdür ki, bütün bu olumsuz senaryoları engelleyecek ve bu hususun bir daha gündeme gelmeyecek halde geride bırakılmasını sağlayacak senaryo budur.
Bu senaryoda dahi Cumhurbaşkanının TBMM’nde kabul edilen teklifi referanduma götürme hakkı vardır. Lakin bu türlü bir süreçte bulunması bumerang üzere geri tepecek bir siyasi intihar olacaktır. Bu millet hesapçı ve arka niyetli adımları asla tasvip etmez ve kesinlikle cezalandırır.”
‘EN KIYMETLİ DAYANAK BAŞTA CHP’DEN’
TBMM’ye sunulacak Anayasa değişikliği teklifinin “yoruma mahal bırakmayacak” halde açık ve anlaşılır hukuk lisanıyla kaleme alınması gerektiğini tabir eden Davutoğlu, “CHP’yi geçmişteki telaffuz ve tavırları üzerinden yargılamak yerine bugünkü özgürlükçü tavır ve telaffuzuna bakın. Unutmayın, bu özgürlüğün bir daha geri gelemeyecek formda teminat altına alınmasında en değerli ve manalı dayanak başta CHP olmak üzere geçmişte farklı tavır sergilemiş olan siyasi kısımların desteğidir” tabirlerini kaydetti. Davutoğlu’nun açıklamaları şu başlıklarda devam etti:
REFERANDUMA ZORLAMAYIN: Başörtüsü üzere bir onur sembolü üzerinden bir Pirus zaferi kazanmaya kalkmayın. Hele hele her halukarda bir referandumu zorlamayın. Böylesi manevi bir pahası ve onur sembolüne karşı hangi oranda olursa olsun çıkacak hayır oylarının vebali omuzunuzda olacaktır. Onun içindir ki, söylemlerinizdeki çelişkilerden kaynaklanan haklı kuşkuları gidermek üzere açık ve net bir halde teklifin 400’ün üzerinde bir oyla kabul edilmesi halinde asla referanduma götürmeyeceğinizin kelamını verin.
MUHALEFETE ÇAĞRI: Bu kritik eşikte başta son derece iyiniyetli ve samimi bir teşebbüste bulunan Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere bütün muhalif siyasi partilerin başkanlarına de davette bulunmak istiyorum. Bu iyiniyetli teşebbüsün referandum üzerinden bir siyasi tuzağa dönüşmesine müsaade vermeyiniz. Elde edilecek son sonucun bir tarafın zaferi öteki tarafın kaybı biçiminde bir siyasi propagandaya dönüşmesi öbür bütün acil hususların gölgede kalacağı bir seçim ortamına yol açacaktır.
ALTILI MASA’DA GÜNDEME GELİRSE: Sayın Erdoğan’ın başörtüsünü rehin alan istismara dayalı siyasi tuzağını bozacak tek tutum bu anayasal teminatın paydaşı olmaktır. Nihayet bu anayasal teminat sağlandığında bu özgürlükçü atılımın birinci adımını Sayın Kılıçdaroğlu’nun atmış olduğu da tarihin ve milletin hafızasına kaydedilecektir. Bu bahiste gelebilecek itirazların tesirinde sergilenecek bir olumsuz hal ise kaç kuşakları mağdur eden bir fay kırığının derinleşmesine yol açacak ve siyasi fırsatçılığa alan açacaktır. Bu sorunun Altılı Masa’da gündem gelmesi halinde de tavrımızın ve tavsiyemizin başörtüsü özgürlüğüne yasal ve anayasal teminatın tam bir mutabakat ile hayata geçirilmesi tarafında olacağını bir defa daha vurgulamak isterim.
AK PARTİ HEYETİNİN ZİYARETİ DOĞRU: Bu süreç içinde öbür kıymetli bir gelişme ise AK Parti heyetinin HDP’yi ziyaret etmesi ve Sayın Bahçeli’nin dünkü küme toplantısında bu hususta sergilediği tutumdur. En baştan tabir etmek isterim ki, AK Parti heyetinin ziyareti de Sayın Bahçeli’nin tutumu da doğrudur ve siyasetin olağanlaşmasına katkıda bulunacaktır. Biraz evvel de zikrettiğim üzere, bir insan hakkı problemi olarak gördüğümüz başörtüsü özgürlüğü ile ilgili anayasal bir teminatın bütün partilerin tam mutabakatı ile çıkması gereklidir ve bu çerçevede HDP dahil bütün partilerle temas son derece doğal ve doğrudur.
BAHÇELİ PARTİ KAPATMAYA KARÇI ÇIKMALI: Bu bağlamda AK Parti heyetinin HDP ziyaretini makul gören Sayın Bahçeli’nin bir sonraki makul adımı parti kapatılması sürecine karşı çıkması olmalıdır. Geçmiş deneyimlerimiz açık bir formda göstermiştir ki partilerin kapatılması, siyasetçilerin tutuklanması ya da siyasi yasaklı haline getirilmesi biçiminde siyasetin doğal akışına yapılan müdahaleler geri tepmektedir. (DUVAR)
