İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ABD’nin taziye iletisine ait açıklamaları basında ve siyasi etraflarda farklı taraflarıyla değerlendirildi. Karar müellifi Akif Beki, Soylu’nun “bir devletle köprüleri atma, ipleri kopartma kararı” vermeye yetkisi olup olmadığını sorguladı. Beki, Kobani’nin kontrolünün son 3 yıldır Rusya’da olduğuna da dikkat çekti ve hareketin gerisinde ABD’nin olduğu bilgisinin de tartışmalı olduğunu belirtti. Akif Beki’nin iktidara yakın medyadaki yorumları da değerlendirdiği yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Bir yabancı devletle köprüleri atma, ipleri koparma kararını; fevri görünümlü çıkışlarla İçişleri Bakanı mı verir? G-20 Doruğu’na giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bundan haberi ve onayı var mı? Bilmiyoruz.
Ama şunu biliyoruz; Erdoğan’la Putin’in 2019’daki Soçi Mutabakatı’ndan beri Kobani’nin kontrolü Rusya’da. Ankara bastırınca Trump, ABD askerlerini çekmişti. Denetim, Rus güçlerine geçmişti.
Rusya ile Türkiye, son 3 yıldır Kobani mıntıkasında 100’den fazla ortak devriye bile attı.
Gizli de değil bu bilgiler.
Soylu, taarruzun Kobani kontağını tespit ettiklerini söylüyor. ‘Kobani talimatıyla’ yapılmış.
Kobani’nin ve YPG’nin hâmisi olarak da ABD’yi gösteriyor. Onun için ABD Büyükelçiliğinin taziyesini kabul etmedi. Hatalarını yüzlerine vurarak reddetti.
Rus Büyükelçiliği de taziye dilemişti. Onlarınki kabul demek ki. Kobani’yle ve YPG’yle bir alakaları bulunamadı herhalde.
Soylu; ‘terör örgütü tahminen üzülecek ama’ diyerek, yakalanan faili öldürecek teröristi de yakaladıklarını açıkladı.
Böylece birtakım birincilere şahit olmaya devam ediyoruz.
En son Mersin’deki dahil, 40 yıldır kendisinden bilinsin diye terör yapan, acımasız sivil katliamlarından çekinmeyen ve kalleş hücumlarını üstlenip kanlı teröristlerini sahiplenen PKK; bu kere akındaki izlerini kaybettirmek ve teröristinden kurtulmak istemiş. Ancak faili ortadan kaldırarak izleri silip rolünü örtbas ve inkar etmesine fırsat verilmemiş. Kıymetli bir muvaffakiyet.
Gerçi Reuters; Türk yetkililere dayanarak, Suriyeli Arap bayanın IŞİD’le irtibatlı çıkma ihtimalinin de gözardı edilmediğini yazdı. Tekrar de siz, bu tıp dezenfermasyonları dikkate almayın sakın.
Ne de olsa terörle uğraş, popülist gösteriye hiç alet ve istismar edilmiyor. ‘Teröristlerin ayakkabı numarasına kadar biliyoruz, şu sayıya düştüler’ diye sulandırıldığı görülmedi. Siyasi karalamalarda kullanıldığı, verilen terörist bilgilerinin Mersin’deki üzere gerçek çıkmadığı, Suriye’den 13 saat paramotorla uçmalarının akla yatmadığı ya da binlerce teröristin CHP’li belediyelere doldurulduğu belirlenip bir türlü tutuklanamadığı vaki değil.
Dolayısıyla söylenenlere gözü kapalı inanmamak için hiçbir sebep yok.
Zaten piyonların kabahat ortakları, çabucak milletin önüne kondu.
‘Kılıçdaroğlu, ekim ayında ‘kasımı bekleyin’ demişti, patlamayı mı kastetti’ sorusu gündemde’. Akit, eliyle koymuş üzere zulayı patlattı.
Hele New York Times, İstiklal Caddesi’nin turistlerin uğrak yeri olduğuna vurgu yaparak alçaklığını göstermiş. ‘Terörün ardındakiler, dayanamayıp kafayı çıkardı’ diye sunuldu. Kendilerini ele vermişler.
Zira New York’un Broadway Caddesi’nde, Times Meydanı’nda olsa ‘şehrin göbeği, turistik merkez’ demezmiş Amerikan medyası. Akit ve öbürleri, apaçık bir gerçeği ve kanıtı daha gözler önüne serdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bile ‘terör’ olduğunu şimdi doğrulayamadığı ve Soylu’nun hala konuşmadığı saatlerde, ABD de ‘terör saldırısı’ diyememiş üstelik. Güya kınarken kabahatlerini pişkince örtmeye çalıştıklarına öteki delil mı gerek!
İmamoğlu’nun parmağını da unutmadılar. Güvenlik ihtarlarına karşın, İBB’nin İstiklal’e koyduğu saksılar ve bankları kaldırtmamış.
Alın işte, kimler kimlerle beraber!”(YAZININ TAMAMI)
