AK Parti MKYK gündemini kıymetlendiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Yükseköğretim Kurumları İmtihanı tarihi ile ilgili “Prensip olarak seçim takvimiyle imtihan takvimi üst üste gelmez. Bununla ilgili olarak ÖSYM çalışma yapıyor. Yakın vakitte kamuoyuyla paylaşırlar. Seçim takviminin değişmesiyle ilgili bir kıymetlendirmemiz yok” dedi.
Çelik, Yunanistan hükümetini eleştirerek “Türkiye’nin öteki ülkelerle alakasını geliştirmesinin akabinde tekrar o ülkelere gideceklerse, Türkiye’nin halihazırda verimli alaka olan ülkelere gidilecekse, o denli adımlar atacağız ki, Miçotakis ile Dendias havada dolaşmaktan yere inemeyecekler” diye konuştu.
AK Parti Sözcüsü Çelik’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:
DÜZCE DEPREMİ
“Çok sayıda ilimiz etkilendi. Birinci andan itibaren bakanlarımız oradalardı. Burada nerede bu devlet diye bir soru yok. Birinci andan itibaren devlet orada. Bakan arkadaşlarımız hala oradalar. Hasarlı yapılara girilmemesi kıymet arz ediyor. Bu hususlarda vatandaşlarımızın resmi makamlara prestij etmesini istirham ediyoruz.
TAKSİM SALDIRISI
İstiklal Caddesi’ndeki hain akın sonrasında emniyet güçlerimizin çalışmalar yaparak faili ve irtibatlarını açığa çıkardığını gördük. Bu Türkiye’nin inançlı bir ülke olduğunu bir sefer daha ortaya koymuştur. En büyük teşekkürümüz İstiklal Caddesi esnafına. Bütün Türkiye ‘Teröre karşı biriz ve beraberiz’ dedi.
SINIR ÖTESİ OPERASYONLAR
Türk Silahlı Kuvvetleri sivillerin hayatı korunması konusunda dünyada en hassas orduların başında gelir. DEAŞ saldırısı olduğu vakit karşılık verdiğimizde orantısızlıktan bahsetmeyenler, PKK terörüne karşı yanıt verdiğimizde neden orantısızlıktan bahsediyor. Olağan ki bunun hukuk kuralları, unsurları ve prensipleri var. Türkiye memleketler arası hukuka saygılı bir ülke olarak alışılmış ki hukuka bağlı olarak bu çabayı yürütüyor. Türkiye’nin kendini savunma hakkını destekliyoruz diyeceksiniz, ondan sonra söyleyeceğiniz varsa onları söylemenizin manası olabilir. Lakin hiç bunlara girmeden Türkiye’nin terörle gayret hakkını, anayasal nizamını savunma hakkını göz önüne almadan Türkiye’ye ihtarda bulunmak ahlaksızlıktır. Bize bu formda bildiri tebliğ edenlerin hiçbir bildirisini tebellüğ etmiyoruz.
Orantılılık konusunda dünyanın en hassas ülkesi biziz. Bizim 1 yıl içerisinde karşı karşıya kaldığımız terör aksiyonunun yüzde 1’le karşı karşıya kalanların kanunları nasıl değiştirdiklerini, hukuku nasıl zorladıklarını biliyoruz. Bir terör var bir de terör siyaseti var. Terör siyaseti birtakım argümanlar kullanıyor. Askeri operasyonları yaptığımız için bunun sonucu olarak Karkamış’ta roketli havan atılıyormuş. Burada suçlanması gereken roketleri, havanları atan terör örgütleridir. Sivil insanların, öğretmenlerin, çocukların üzerine atıyor. O vakit dünyada hiçbir devlet terörle gayret etmesin; bunu mu söylemek istiyorsunuz?
İkincisi tutturmuşlar, bu bir savaş siyasetidir diyorlar. Bu bir terör örgütünün lisanıdır. Savaş iki yasal devlet ortasında olur. Savaş dediğin vakit Türkiye Cumhuriyeti devleti ile terör örgütünü tıpkı meşruiyetle gösteren bir altyapı arayışıdır. Terörle uğraş operasyonlarına karşı savaş siyaseti terimini kullanan kim varsa direkt terör örgütünün sözcülüğünü yapıyordur. Türkiye Cumhuriyeti legal ve hükümran devlet olarak hakkını, anayasal sistemini kullanmaktadır.
Bir biçimde bu lisanı kullananların, hepsi verdiğimiz kayıplar karşısında bize dönük bir vahşetin siyaseti olarak önümüze geliyor. Son yaşananlar Türkiye’nin terörle çabasının ne kadar haklı ve yasal olduğunu bir kere daha göstermiştir.
MISIR VE SURİYE İLE OLAĞANLAŞMA ADIMLARI
Hiçbir devlet hiç kimseyle büsbütün meselesiz bağlantı yaşamıyor, büsbütün sorun da yaşamıyor. Çeşitli vakitlerde çeşitli mevzularda sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bazen birebir anda hem meseleniz oluyor hem de işbirliğiniz oluyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin korunması açısından devletimizin başı olarak attığı adımların Türkiye’nin hak ve menfaatleri, bölge ve dünya barışı için son derece değerli olduğunu, bunun düzgün sonuçlar doğuracağını tabir etmek isterim.
BAROLAR
Barolar hukuk kurumlarıdır. Ne beklersiniz; hukukun üstünlüğüne, anayasal sistemin korunmasına dönük hassasiyet beklersiniz. Türkiye’de yıllardır hukukun üstünlüğünü tehdit eden, anayasal nizamı tehdit eden en büyük ögelerin başında PKK terör örgütü geliyor. Tutup da, bir yerde savaş siyaseti lafını görüyorsunuz, bilin ki terör örgütünün sözcülüğüdür. Hukuku çok düzgün bilmesi gereken barolar tutup açıklama yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal devlet olarak terörle gayret olarak yaptığı operasyonlara savaş siyaseti deyip, sonra barışa çağırıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütüyle muadil görmek bir hukuksuzluktur. Bu türlü bir şey olabilir mi? Hukukun korunması için terörle çabayı en yüksekte tutması gereken hukuk tertibidir.
Baroların terör örgütünün kullandığı kavramları kullanarak açıklama yapması son derece vahimdir. Halbuki burada Türkiye Cumhuriyeti’ne söylenenlerin onda birini terör örgütüne söyleyebilirler mi? Çıksın PKK, YPG, PYD terör örgütü diye ismini söyleyerek açıklama yapsın da görelim. Hani bir kelam vardır ya, mutfakta biri mi var diye. Mutfakta birileri var. PKK terör örgütlerinin talimat verdiği açıklamalardaki lisanın birebirini görüyoruz. Mutfakta evet biri var, onun da kim olduğunu herkes biliyor.
YUNANİSTAN İLE İLİŞKİLER
Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın son düştüğü durum, diplomasi, dış siyaset tarihinde böylesine zavallı duruma çok az düştüğünü gördük. En son Libya’ya gitti. Uçaktan inecek iken, Libya Dışişleri Bakanı’nın orada olduğunu öğrenince, havaalanında uçaktan inmedi. Çocukça halla, uçağın kapısını kapattı, havalandı. Tekrar Bingazi tarafına gitmek için iniş müsaadesi istedi. Libya hükümeti iniş müsaadesi vermedi.
Bunun üzerine Malta’ya gitti, uçağın sinyalini kapatarak, Libya’nın egemenlik haklarını çiğneyerek Bingazi’ye gitti. Bu türlü saçma sapan hareket edilebilir, ne kadar zavallıca tavır. Tek motivasyonları Türkiye aleyhine ne iş yaparız. Akdeniz’deki muahedeyi berhava etmek üzere, BM’yi yasal hükümetini yıkmaya çalışan öbür güçlere takviye vermek için gitti.
Kendi ortamızda şöyle espri yapmıştık. Cumhurbaşkanımızın Mısır’la görüşmesi gerçekleşince, Dendias oraya masraf dedik. Türkiye’nin aleyhine hangi imzayı atarız diye bir motivasyon içinde oldukları için. Türkiye ile Mısır ilgilerinde Doğu Akdeniz’de birtakım adımların boşa çıkmasından korkarak bunu yapıyor. Bu bir devletin dış siyaseti değil; bu bir çadır dış siyasetidir. Türkiye ve Erdoğan aykırılığına konumlanmış bir şey bu.
Herkes biliyor ki, Avrupa’nın şımarık çocuğu, Avrupa’nın başına da bela. Birtakım kültür kodları yüzünden bunları yönetim ediyor. Türkiye aleyhine kimin peşine giderseniz gidin bir yararı olmayacaktır. Yunanistan’ın güç vakitlerinde, ekonomik kriz yaşadılar, doğal afetler yaşadılar, Türkiye bunu istismar etmedi. Türkiye aleyhine yaptığı faaliyetleri hepsini not ediyoruz.
Türkiye’nin öbür ülkelerle bağlantısını geliştirmesinin akabinde tekrar o ülkelere gideceklerse, Türkiye’nin halihazırda verimli ilgi olan ülkelere gidilecekse, o denli adımlar atacağız ki, Miçotakis ile Dendias havada dolaşmaktan yere inemeyecekler.
SEÇİM TAKVİMİ DEĞİŞECEK Mİ?
Biz sevgili öğrencilerimizin hiçbir imtihanını seçim takvimine denk getirmeyiz. Bununla ilgili olarak ÖSYM çalışma yapıyor. Yakın vakitte kamuoyuyla paylaşırlar. Seçim takviminin değişmesiyle ilgili bir kıymetlendirmemiz yok. Olağan ki seçim günü imtihan olmayacağına nazaran. Prensip olarak seçim takvimi ile imtihan takvimi üst üste gelmez. Onunla ilgili açıklama yapılacaktır.
EYT ÇALIŞMASI
EYT sorunuyla ilgili çalışma tamamlanmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımıza çok kısa vakitte son hali sunulacak. Son kademeyi geçtikten sonra meclis takvimi ile ilgili bilgi verebilirim. Acil gündemlerden bir tanesi, çabucak hemen tamamlanmak üzere. Bugünkü sunum, bölgesel ve global gelişmelerin kıymetlendirilmesi ve terörle uğraş gündemimizdi.” (HABER MERKEZİ)
