ANKARA – Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Lideri Ali Babacan, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’na verilen mahpus cezası ve siyasi yasak kararına reaksiyon gösterdi. Karar TV’nin canlı yayınına konuk olan DEVA önderi Babacan, “Açıkçası beklemediğimiz bir karardı. Dava belgesini incelemiş, ayrıntılarına vakıf olmuş hukuk grubumuzdan aldığım görüşler bu davanın rahatlıkla beraatla sonuçlanabileceği istikametindeydi. Türkiye’de artık siyasi içerikli her türlü dava hükümet tarafından yönetilip yönlendiriliyor. Yargı bağımsızlığının artık büsbütün kenara itilmiş olduğu bir tablo ile karşı karşıyayız” diye konuştu.
‘BÖYLE BİR ÜLKEDE ADALET VE HUKUKTAN KELAM ETMEK MÜMKÜN DEĞİL’
Hükümetin, istediği tarafta karar alan yargıçları ve savcıları ödüllendirdiğini söz eden DEVA başkanı, “Aksine karar alan savcılar ve yargıçlar ise cezalandırılıyor. Bu türlü bir ülkede adalet ve hukuktan kelam etmek mümkün değil. Bundan sonraki süreçte üst mahkeme safhasında düzeltileceğini umuyoruz. Bu türlü olması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Gazetecilerin, “Bu İstanbul seçimlerinin rövanşı mı” sorusuna DEVA başkanı Babacan, “Adil rövanşlar genelde eşit kurallarda olur. Şayet bir rövanş olacaksa sandıkta yapılması lazım. Sandıktaki mağlubiyetin rövanşının hukuk formülleriyle yargıyı etkileyerek almaya çalışıyorsanız bunun ismi rövanş değildir, fauldür, kural dışı oyundur. Artık spor centilmenliği çerçevesinde pahalandırılacak bir şey değildir” sözlerini kullandı.
“Hükümet alt mahkemedeki tesirini daha sonraki safhalarda da kullanmaya devam ederse daha farklı sonuçlar karşımıza çıkabilir. Türkiye ismine nitekim çok üzülüyorum. Bu türlü bir gelişmeden hicap duyuyorum. Türkiye artık üste çıkanın alttakiler ezdiği, dönüşümlü zorbalık periyodunun yaşandığı bir ülke haline geldi” diyen Babacan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
HİCAPLA İZLİYORUM: Erdoğan’ın kendisi de büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. Kendisi bu kadar mağduriyete uğramış, kendisi demokrasi ve hukuk dışı usullerle vaktinde engellenmeye çalışılmış. Tahminen kısa müddette engellenmiş bir kişinin devlet gücünü ele geçirdiği vakit birebir formülleri diğerleri üzerinde uygulayabilmesi ya da uygulanmasına imkân sağlamasını hakikaten büyük bir şaşkınlıkla ve hicapla izliyorum. Bu ülkeye yakışmıyor. Ülkede demokrasi var en son karar vatandaşındır.
GİDEREYAK BÜYÜK PANİKTELER: Seçilmişler tabi ki hukuka uygun davranacak. Seçilmiş olmak hukuku yok saymak manasına gelmiyor. Bugün verilen kararın ne düzgün hukuk mütalaalarına ne de kamu vicdanına uymayan bir karar olduğunu görüyoruz. Hükümet giderayak büyük bir panik içerisine girmiş durumda. Alınan kararla lakin bir panik ortamında, akıl faktöründen öte his faktörünün ağır bastığı bir periyot.
AKIL DIŞI İŞLER YAPIYORLAR: Hükümet bir sonraki seçimleri kaybettiği anda muhakkak ki dehşetler var. Rahatlıkla bırakıp gidememe ile ilgili önemli korkular var. Büyük bir panik halinde bu iktidarın elden kayıp gitmekte olduğunu görüyorlar. Artık akıl dışı işler yapıyorlar. Olağanda siyaset stratejisi açısından da yanlış işler yapıyorlar. Bu yanlışların bir örneğini İstanbul seçimlerinde gördük. Sandıktan ne çıkacağı konusunda kendileri son derece dertli. Sandıktan bir şeyler çıkmadan ön alarak panik halinde işler yapıyorlar. Kendisi vaktinde zulme uğramış bir insanın dönüp dolaşıp da yargı yoluyla diğerlerinin engellediği bir ortama müsamaha göstermesi, bunun önünü açık tutması ve yargıya müdahalenin böylesine rahat yapıldığı ortama ülkeyi sokmuş olması kabul edilebilir bir şey değil.”
KILIÇDAROĞLU MESKEN SAHİBİ: (İstanbul’a gidip gitmeyeceği sorusu üzerine) Sayın Kılıçdaroğlu konut sahibi. Sayın Kılıçdaroğlu beni Almanya’dan aradı. Mitingle ilgili bir programlama içerisinde olduklarını söyledi. Şayet bir halde programım uygun olursa beni de orada görmek istediğini söz etti. Bizim de yarın baya sıkışık bir programımız vardı Ankara’da ancak, kelam verdiğimiz insanlara da bir bakacağız, her birinden helallik isteyerek programı değiştirebilirsek ben de giderim. Ancak bayağı yoğunuz Ankara’da yarın. Canlı yayında olduğumuz için çok da telefon trafiğine giremedik. Şayet ayarlayabilirsek ben de giderim. Fakat DEVA Partisi orada bir biçimde temsil edilir.
İKTİDAR İKİ METOT UYGULUYOR: (“İmamoğlu’nun ismi cumhurbaşkanlığı adayları ortasında geçiyordu. Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı olursa bunun önünü kesmek için mi yoksa yalnızca İstanbul’un rövanşı için mi bu türlü bir adım atıldı” sorusu üzerine) Kendine sormak lazım. Gıyabi kıymetlendirmemiz ne kadar yanlışsız olur bilmiyorum lakin şu andaki hükümet gözüne kestirdiği partilerle yahut şahıslarla iki tane usul uyguluyor. İkna edebileceğini düşündüğü insanları havuçla kendine çekmeyi deniyor. İkna etmesinin güç olduğu beşerlerle ilgili sopa çeşitlerine bakıyor. Bir tarafta havuç çeşitleri, bir tarafta sopa çeşitleri var. Kime ne yarıyorsa, ya havuçla ya sopayla kendi iradesi neyse o tarafta hareket etmeye zorluyor partileri ya da insanları. Lakin şu ana kadar hiçbir bahiste başarılı olmuş değiller. Bu formüllerin hiçbiri hiçbir formda çalışmadı. Bundan sonra da çalışmaz. Artık seçime şurada en geç altı ay kala sonuncu kararın halk tarafından verileceğini, milletin iradesinin de her şeyden üstün olduğunu inşallah daima bir arada göreceğiz.” (DUVAR)
