İktidarın HDP’yi kapatmaya yönelik yargı atılımları, Altılı Masa’nın HDP konusundaki suskunluğu ve son olarak HDP’nin seçimlerde kendi adayını çıkaracağını açıklaması, siyaset gündeminin üst sıralarına yerleşti. 6 milyon seçmen, her iki ittifak için de HDP’yi kilit parti pozisyonuna getiriyor.
Karar muharriri Ahmet Taşgetiren, “HDP’yi dışlama lüksü” başlıklı yazısında hem Altılı Masa’nın hem de Cumhur ittifakının HDP konusundaki siyasetlerini şöyle kıymetlendirdi:
“Öyle bir siyasi iklim var ki herkes HDP oylarını almak istiyor ve hiç kimse HDP ile yan yana görünmek istemiyor.
Hiç kimse demesem mi sanki?
Mesela iktidar cenahının Anayasa değişikliği için Meclis’te HDP’lileri ziyareti neydi?
Ne dersiniz o yüzden oy kaybetti mi iktidar cenahı?
Garip MHP bile ses çıkarmadı. İktidar aşikâr ki kendi oy tabanından emin. Sanki daha ileri bir bağ kursaydı, mesela yeni bir tahlil süreci başlatma üzere vs… iktidar tabanı reaksiyon gösterir miydi? MHP’den mi çekinir Ak Parti orada? Yoksa ‘Ne yapsak artık HDP bizimle birlikte hareket etmez’ değerlendirmesi mi var? O yüzden ‘kendilerine yar olmayacak HDP’nin hiç kimseye yar olmaması, hatta tahminen kapatılarak kara toprağa gömülmesi’ üzere bir tercih mi öne çıkar?
İktidarın ‘HDP muhalefete de yar olmasın’ siyasetinin muhalefette karşılık bulduğunu söylemek, en azından bugün için yanlış olmaz.
Muhalefet cenahı, HDP oyları olmaksızın seçimi kazanabileceğinden emin mi? Bence değil. Bunu muhalefetin görmediğini düşünmek, orada hesabın yanlış yapıldığını düşünmekten farksızdır. Nerede ise tüm kamuoyu yoklamaları, HDP oyları olmaksızın oyların başabaş gittiğini ortaya koyuyor, o yüzden ikinci tıp hesapları yapılıyor, ve güya ikinci çeşitte ‘HDP eli mahkûm muhalefetten yana oy kullanır’ üzere bakılıyor.
Acaba o denli mi?
Mesela muhalefet cenahında HDP ile yanyana görünmeye en kategorik karşı çıkış Uygun Parti’den olduğuna nazaran, Düzgün Parti hangi hesapla, muhalefetin seçimden başarılı çıkacağını düşünüyor? Uygun Parti hiçbir durumda HDP oylarını istemiyor mu?
Bu soru yanlış, biliyorum. Âlâ Parti HDP oylarını istemiyor değil, oyları istiyor da, bunu HDP ile yanyana görünerek istemiyor. Anladığıma nazaran ‘Bir halde o oyları almalıyız ve alırız’ üzere yaklaşılıyor. Aslında HDP’yi dışlayıp oyları almak isteyenlerin tamamı o denli yaklaşıyor olaya. Lakin garip biçimde çok çok siyasi şuur kazanmış bulunan HDP tabanı, Kürt vatandaşlar, siyasi çatıyı dışlayan hesaplara fazla prim vermiyor. Parti isimleri değişse de, küçük dağılmalar olsa bile, blok halinde oralara taşınıyorlar. Aslında Türkiye siyasetinde CHP oyları, Tayyib’in oyları, MHP’nin oyları olduğu üzere ‘HDP oyları’ diye bir gerçeklik de var.
Birçok ekran aktörünün ‘HDP’ ile ‘oylar’ını ayrıştırma yaklaşımının çok karşılığının bulunmadığını herkes biliyor. Bu iş, belirli ki ‘oyları HDP üzere dışlamak, Kürtleri dışlamak manasına gelecek, o da apaçık bir ayrımcılık olacak, o yüzden, kurnazlık yapalım, tabanı zirveden ayıralım’ üzere bir şey. Dediğim üzere bu kurnazlığı da siyasi şuuru sertleşmiş Kürt seçmen yutmuyor.
‘İyi Partisizlik’ 6’lı Masa için akla getirilmeyecek bir şey. ‘HDP’siz olabilir’ yaklaşımı da 6’lı Masa’da bilhassa Güzel Parti’nin savunduğu görüş. Fakat HDP’sizliğin seçimi kazanabilme ihtimalini önemli ölçüde zayıflatıyor olduğunu bence 6’lı Masa’nın başka paydaşları çok âlâ biliyor.
HDP seçime kendi adayları ile gireceklerini açıkladı. Bu ortada da 7Bazı hususları müzakere edebilirsek bundan vaz geçebiliriz’ üzere bir şerh de düştüler. İçerden Selahattin Demirtaş, yolları buluşturma davetleri yapıyor.
6’lı Masa için HDP’nin aday çıkarması bir hesap konusu olabilir mi? Masa’ya bu türlü bir husus getirmek, Âlâ Parti’nin hassasiyetini zorlamak mı olur?
Yüzde 10-11 oy, 6 milyon seçmen…
HDP’nin üzerinden buldozer üzere geçelim… Pekala ne olacak bu 6 milyon seçmen ve eski tabirle aile taallukatı… Ya onlar da siyasi iradelerinin üzerinden buldozerle geçildiğini düşünüyor ve “Bu dışlanma neden?” diye soruyorlarsa… 20 yıldır iktidarda bulunup, bunun son 5 yılını MHP ile paydaşlık halinde geçirip, buna karşın Kandil’i saf dışı bırakamayıp, iç siyaseti “Kandil iltisakı”nı devreye sokarak tanzim etmeye kalkmak nasıl bir şey? Kürtler üzerinde Kandil gölgesi bulundurmak başlı başına Türkiye’nin güvenliği ve iç barış için bir sorun değil mi?
Oy hesapları yaparken aslında çok derin yarılmaları da devreye sokuyor değil miyiz?” (YAZININ TAMAMI)
