T24 müellifi Tolga Şardan, Anadolu Ajansı’nın, Hablemitoğlu soruşturmasıyla ilgili haberini değerlendirdiği yazısında, bir cümleye dikkat çekti. AA’nın haberindeki, “Hablemitoğlu’nu öldüren ‘suç örgütü’ ile FETÖ ortasındaki ilişkiyi ise, firari Eski TSK mensubu Emekli Albay Levent Göktaş sağladı.” tabirini aktaran Şardan, temasları bilindiği halde Göktaş’ın kaçmasına İçişleri ve Adalet Bakanlıklarındaki öteki “bağlantılarının” yardımcı olup olmadığını sordu.
Tolga Şardan’ın Levent Göktaş’ın firarı ve yakalanmasıyla ilgili soru işaretlerini aktardığı “Mademki FETÖ kontağı tespit edildi, Göktaş’ın kaçmasına neden göz yumuldu?” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Savcılık soruşturma çerçevesinde çabucak her türlü bilgi ve dokümana ulaştı. Pek çok kişinin bilgisine başvuruldu. Sayfalarca yeni dokümanlar belgeye girdi. Buna rağmen savcılık bir tek şüphelinin tabirini şimdi alamadı.
Bu kişi, Emekli Albay Levent Göktaş’tan diğeri değil.
Halen Bulgaristan’da tutuklu bulunan Göktaş, iddianame mahkemeye gönderilmeden Türkiye’ye iade edilirse savcılık, yargılamanın başlaması sonrasında iade edilirse mahkeme heyetince sorgulanacak.
Göktaş, mahkemeye çıkması halinde Hablemitoğlu suikastı çerçevesinde hakkındaki tezlere karşılık verecek. Tahminen de daha fazla şeyler anlatacak!
Göktaş’ın FETÖ’yle bağlantısı
Aynı haberde bir değerli bilgi daha var.
Şöyle ki; savcılık soruşturmasında, Hablemitoğlu’a yönelik suikastta Gülen cemaatinin devlet içine nasıl sızıp yayıldığını dokümanlarıyla anlatan ‘Köstebek’ isimli kitabının yayına hazırlanmasının tesirli olduğu belirlendi.
Ajansın haberine nazaran, Hablemitoğlu’nun öldürülmesinde o periyotta Gülen cemaatinin yani FETÖ’nün ‘tepe yöneticisi’ Mustafa Özcan, eski istihbaratçı Enver Altaylı’dan dayanak aldı. Cemaatin isteğiyle devreye giren Altaylı, ‘FETÖ üyeliği’ ve ‘casusluk’ hatalarından 23 yıl 4 ay mahpus cezasına çarptırıldı ve hala hükümlü olarak cezaevinde.
Savcılığın tespitlerine nazaran; Hablemitoğlu’nu öldüren ‘suç örgütü’ ile FETÖ ortasındaki ilişkiyi ise, firari Eski TSK mensubu Emekli Albay Levent Göktaş sağladı.
Elde edilen kanıtlar ışığında, Mustafa Özcan ile FETÖ başkanı Fetullah Gülen’in, ‘azmettirici’ pozisyonunda soruşturması belgesin şüphelileri ortasında yer aldığını ajansın haberinden öğrendik.
Göktaş’ın firar süreci
Hatırlanacağı üzere; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Hablemitoğlu soruşturma kapsamında geçen haziran başında emekli asker Göktaş’a yönelik gözaltı talimatı verdi.
Göktaş, ‘Ülkücü’ topluluktan bir isim birebir vakitte. Gerek güvenlik bürokrasisi, emekli olmasından sonra başladığı avukatlık sebebiyle yargı topluluğu ve sivil bürokrasi ile siyasette çok geniş etrafı olan bir isim.
Savcılık talimatıyla harekete geçen polis, Göktaş’ın İstanbul’da yaşadığını tespit etti. Lakin Göktaş, polis operasyonunu haber alıp kayıplara karıştı. Sonrasında bu satırların müellifinin Göktaş’a ‘içeriden’ bilgi sızdırılması ihtimalini, yani ‘köstebek’ mümkünlüğünü 14 Haziran’daki Büyüteç’te gündeme getirmesi, hususun kamuoyunda tartışılmasına neden oldu.
Aradan altı hafta geçmesine rağmen polisin elindeki her türlü teknik takip ve yakalama imkânlarına rağmen bir türlü yakalanamadı. Firar konusunu da tekrar bu satırların muharriri 22 Temmuz’daki Büyüteç’te gündeme getirdi.
Tüm aramalara karşın (!) Göktaş bir türlü polisçe ele geçirilemedi.
Bulgaristan’da yargılama devam ediyor ancak Bulgar makamları, iade şartını sağlayacak daha güçlü evrak ve bilgileri geçen hafta Türkiye’den talep etti. Gönderilecek evraka nazaran, Göktaş ya iade edilecek ya da hür kalacak.
Yanıtlanması gereken sorular
Bu ortada devletin resmi yayın organındaki bir cümlenin altını çizmem gerekiyor:
‘Hablemitoğlu’nu öldüren ‘suç örgütü’ ile FETÖ ortasındaki ilişkiyi ise, firari Eski TSK mensubu Emekli Albay Levent Göktaş sağladı.’
Yani anlıyoruz ki; etrafında ‘Ülkücü’ olarak Göktaş’ın FETÖ ile teması varmış. Hem de Akademisyen Hablemitoğlu’nun öldürülmesi konusunda!
Şimdi Göktaş’ın firar sürecini de göz önünde bulundurarak şu soruyu somak gerekiyor:
‘Mademki, Göktaş’ın FETÖ’yle irtibatı tespit edildi. Neden yakalanmayıp haftalarca kaçmasına göz yumuldu?’
Peşinden ikinci soru:
‘Devlet bir yandan FETÖ’yle uğraş edip, bir yandan da Hablemitoğlu’nun katledilmesini aydınlatmaya çalışırken, kim ya da kimler Göktaş’a köstebeklik yapıp ‘yakalanacaksın, kaç’ bilgisini sızdırdı?’
Savcılığı verdiği gözaltı talimatlarını savcılık ve polis ünitelerinden oburu bilmiyordu. Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları’nın, Ankara ve İstanbul Emniyet Müdürlükleri’nin gözaltı talimatlarını uygulayacak ilgili üniteleri.
Belki bir mümkünlük, kurumların idari bağı nedeniyle İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı.
Kaldı ki, ajans haberinden bir defa daha anlıyoruz ki; soruşturma ‘Başsavcı Vekili Veysel Kaçmaz’ın koordinesinde’ yürütülüyor. Kaçmaz, birebir vakitte yargı etraflarından “ülkücü” kimliği ile tanınan bir yargı mensubu. Kimi vakit Ankara yerine hükümete yakın İstanbul medyası ile çalıştığı biliniyor.
Ayrıca, Soylu’nun emniyette oluşturduğu ve büyük kısmı kendilerini ‘ülkücü’ olarak tanımlayan takımlarla yakın çalışan bir isim.
Bu periyotta Emniyet’le yakın çalışmayan yargı mensuplarının başına neler geldiği, yakın vakitteki haberlerle kamuoyunun gündemine düştüğünü hatırlatayım.
Üçüncü soru:
‘Böylesi kıymetli bir süreçte, – etrafının çok geniş olmasından duyulan kaygı sebebiyle -çok dar takımın bildiği ‘gözaltı’ talimatının köstebeklik yoluyla Göktaş’a sızdırılması konusunda Kaçmaz’ın koordinesinde savcılıkça rastgele bir soruşturma yapılıyor mu?”‘(YAZININ TAMAMI)
