Cumhuriyet muharriri Barış Pehlivan, Yasin Ekrem Serim’in dışişleri bakan yardımcılığına atanması üzerine, babası Maksut Serim’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı periyodunda başlayan ilgilerini ele aldı. Maksut Serim’in evvel İBB havuz hesabı sonra da Başbakanlık örtülü ödeneğindeki harcamaları yönettiğine dikkat çeken Pehlivan, “devletin ve belediyenin paralarının uydurma faturalarla nerelere aktarıldığını” yazdı.
Barış Pehlivan’ın “Kim bu baba” başlıklı yazısı şöyle:
“’Bu tertip yalnızca maddi menfaat sağlamak için yapılmış değildir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı üzere daima rant dağıtabilecek bir makamın elde tutulmasının sağlanmasına yönelik bir tertiptir. Bu tertibi kamu kaynaklarından seçim masraflarının karşılandığı bir kaynak yaratma ve seçimlerde başarılı olmayı hedef edinmiş bir tertip olarak görmek gerekmektedir.’
Bir resmi rapordan alıntılıyorum bu satırları. Her şey ne kadar da emsal, diyorum.
Zira, şu cümle kaç gündür aklımda asılı duruyor: ‘Erdoğan’ın danışmanı Maksut Serim’in oğlu dışişleri bakan yardımcısı yapıldı.’
Evet, yıllarca Başbakanlık örtülü ödeneğini yöneten baba Serim’in, İBB periyodundan beri Erdoğan’ın güvendiği isim olduğu hatırlatılıyor. Oğlun yükselişinde babanın rolü lisana getiriliyor. Ancak güya bir şeyler eksik söyleniyor.
Gazetemiz Cumhuriyet’in asırlık arşivine giriyorum. İlhan Taşcı’nın özel haberlerini okuyorum…
Tarih: 9 Nisan 1999.
Eski İstanbul Valisi Erol Çakır Başbakanlık makamına ‘çok gizli’ damgalı bir yazı gönderdi. Yazıda Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığındaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) ilişkin paraların nasıl kullanıldığı anlatılıyordu.
Bir havuz hesap vardı. O hesapta 2001 sayılarıyla 300 trilyon lira bulunuyordu. Ayrıyeten o hesabı kullanan ‘devasa’ bir çete mevcuttu. Mülkiye müfettişlerinin raporuna nazaran işte o çetenin hatası şuydu: ‘Hayali şirketlere naylon ve geçersiz faturalarla ödemeler yaptı. Yapılan bu ödemeler sonucu, toplanan paraları kendilerince bilinen şahısların elinde toplayarak özel hedefler doğrultusunda kullandı. Devlet parasını yani belediye parasını nitelikli yollar kullanarak belirtilen (Geleceğin başbakanını hazırlamak ve cihat hazırlığı yapmak) maksatlara yönlendirdi ve zimmete geçirdi.’
Resmi raporlara nazaran para yalnızca Erdoğan’a ve yakınlarına akmıyordu. Yeni Şafak, Akit ve Kanal 7 de devamlı destekleniyor, yandaş medyanın birinci filizleri yeşeriyordu.
Peki, o havuz hesabının açıldığı, İBB’nin paralarının aktığı ve kuşkulu para trafiklerinin gerçekleştiği Vakıfbank Validesultan Şubesi’nin müdürü kimdi? Maksut Serim!
ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜK
Maksut Serim, Recep Tayyip Erdoğan’ın sır kutusuydu. Malvarlığını en uygun bilen isimlerdendi. İtirazlara karşın Vakıfbank’ın Genel Müdür Yardımcılığı’na kadar yükseldi.
Gün geldi, bir ihbar ortaya çıktı. Serim’in Kazakistan Al-Farabi Devlet Üniversitesi’nden almış olduğu üniversite diploması üzerinde şaibe vardı. Ayrıyeten YÖK’ten alınan diploma denklik evrakının geçersiz olduğu ileri sürülüyordu.
Dava açıldı açılmasına lakin yanlış mahkeme ve yanlış karar üzere garipliklerle dolu bir yargılama süreci gerçekleşti. Sonunda Serim ‘özel dokümanda sahtecilik’ cürmünden cezalandırıldı. Lakin Rahşan affı imdadına yetişince, Serim mahpusa girmekten kurtuldu. Vakıfbank da sahtecilik sürecini görmezden gelince, emekli oldu.
Erdoğan kendisini başbakanlık koltuğuna taşıyanları hiç unutmadı. Vefasını yeni çıktığı yolda gösterdi. Haliyle AKP iktidara gelince Maksut Serim bilinmeyen para trafiğinin döndüğü örtülü ödeneğin başına oturdu. Erdoğan cumhurbaşkanı olunca da başdanışmanı oldu. Ve ne tesadüf ki Vakıfbank’ta şaibelerle anılan isim Halkbank’ın İdare Kurulu’na girdi.
İBB, çete, seçim parası, yandaş medya, uydurma diploma, af ve para…
Yıllar öncenin hikayesindeki her söz ne kadar da tanıdık. Güneş bugün batmadı, karanlık yeni doğmadı, siyah beyazdan daima daha örgütlüydü.” (YAZININ TAMAMI)
