Toplumsal medyada troll tartışması, Özgür Özel’in açıklamalarıyla tekrar kapsamlı olarak ele alınmaya başlandı. İlgi çekmek için her gönderiye kışkırtıcı karşılık veren ferdi trollerden çok, siyasi maksatlarla örgütlenen ve maaşa bağlanan trollerin varlığı tartışma yarattı.
Sosyal medyada “yankı odaları” kavramını ele alan Kozmik muharriri Ceren Sözeri, “Kutuplaşmanın değerli nedenlerinden biri sayılan yankı odaları bizim, bilhassa toplumsal medyada, farklı görüşlere erişimimizin olmadığı, sadece bizim üzere düşünenlerden oluşan bir kümeye hapsolduğumuza dayanarak yeni çağın bir sorunu olarak önümüze konuyor” diye yazdı. Fakat Sözeri’ye nazaran, toplumsal medyada başka görüşlerden kaçmak mümkün değil. Trollerin biçiminin yalnızca toplumsal medya ile sonlu kalmadığını söz eden Sözeri, “Trolleri biz beslemeyelim de ya iktidar besliyorsa ne yapalım?” başlıklı yazısında, iktidar yanlısı medyanın troll üslubuyla yaptığı haberlere de dikkat çekti:
“Özel’in organize trol kümesinin başında olduğunu tez ettiği Emin Şen, 2013’te Türkiye gazetesinden Fatih Vural’a konuşmuş. Soylu’nun AKP’ye iştirakinin akabinde partide toplumsal medyada atılım olduğunu, bir küme kurulduğunu söylüyor, bu bahiste Bakanlar Kurulu’na sunum bile yapmış ve ekliyor ‘Siyasiler algı idaresi açısından hâlâ klâsik medyayı öncelikli gördükleri için oraya odaklanıyorlar; lakin bu olaylarda gördük ki [Gezi’den bahsediyor], klasik medya da toplumsal medyanın peşinden koşuyor. Artık gündem burada belirleniyor.’ Siyasi gayesini göz arkası edersek çok teknoloji determinist bir bakış açısı diye eleştirebiliriz ancak cümlede sihirli bir sözcük var, o da bir orta kullanıla kullanıla (hatta muhalefete dair bir suçlama olarak) suyu çıkmış bir kavram ‘algı yönetimi’. Şayet bu türlü bir hedefiniz varsa işinizi toplumsal medyaya bırakmazsınız. ‘Sosyal medya bununla yıkıldı’, ‘sosyal medyada çok reaksiyon çeken paylaşım’… Haberlerin büyük bir kısmı bunlardan oluşuyor. İktidar medyasını takip etmiyorsunuz, bu haberleri de görmediniz diyelim. Gençlerin özgürce soru sorduğunu tez eden Babala TV’yi takip ediyorsunuz, klâsik medyayla işiniz yok, Youtube size yetiyor, hop biri kalkıp Barış Atay’a ‘Size terörist diyorlar’ diye soruyor. Terörist diyen kim? Döndük mü başa…
Özgür Özel’in bahsettiği Ebabil Harekâtı, hiç sürat kesmeden paylaşımlarına devam ediyor, kimden cüret alıyorlar? Ebabil Harekâtı’nın hesabına girin, paylaşımlarına, kullandıkları lisana bakın, sonra da rastgele bir TRT Haber bülteni açın, bir fark göremeyeceksiniz. Kimleri retweet’lediklerine bakın, kimlerin dayanak çıktığına bakın. Algının hiç de toplumsal medya üzerinden yönetilmediğine ikna olacaksınız. Dahası RTÜK’ün kimlere ne cezalar verdiğini (en son Halk TV’ye kendilerini eleştirdiği için ceza verdi) düşünün, bir de kimlere neden ceza vermediğini. Medya kümelerinin anlı ulu magazin ödüllerinde kimlere ödül verildiğini hatırlayın, bir de kimlerin dışlandığını.
Sonuç olarak hiçbirimiz bir yankı odasında kapalı değiliz, istemesek de olan biten her şeyden haberimiz var. Üstelik bu, sadece trol kümeleri sayesinde olmuyor, bu kümeler topyekûn bir operasyonun modülü. Trol kümeleri da kamu kaynaklarından besleniyor, TRT de. Düzgün haber şu ki, nasıl biz bundan haberdarsak onlar da buralarda yazılanlardan haberdar. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Selahattin Demirtaş’ın Twitter’dan paylaştığı bildirileri engellemenin yollarını aradıklarını söylemesi bunun en bariz ispatı.
Özel’in gösterdikleri kayıt altına almak, uyarmak ismine çok kıymetli. Lakin bir yanda demokrasinin araçlarını onu ortadan kaldırmak için kullanan medya ve iktidar takviyeli bir operasyon varken onu yalnızca ifşa etmenin siyasi sonuç yaratmasını beklemek bu şartlarda biraz naif kalıyor. İktidarın jargonuyla ‘büyük resmi’görüp, sesimizi kısamayacaklarına dair güçlü bir duruşun bu periyotta daha tesirli ve daha yürek verici olacağı açık.’ (HABER MERKEZİ)
