Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komitesi Eş Sözcü Serhat Eren, 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası hasebiyle partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. İnsan Hakları Haftası’nın Türkiye’de temel insan haklarının ağır ihlallerle karşılandığını belirterek, “Bu yıl da 10 Aralık İnsan Hakları Haftasını, siyasi iktidarın savaş siyasetleriyle, başta ömür hakkı olmak üzere temel insan haklarını büsbütün yok edildiği bir periyotta karşılıyoruz” dedi.
‘KÖTÜ MUAMELE YASAĞI DERİNLEŞTİ’
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan haberre nazaran, iktidarının insan haklarını askıya aldığını lisana getiren Eren, “Muhtıralar, askeri darbeler, darbeye teşebbüsler ve fevkalâde hal rejimleri ile onlarca yıl boyunca yönetilen Türkiye’de, başta hayat hakkı olmak üzere azap ve makûs muamele yasağının derinleştiği Türkiye’de temel insan hakları AKP-MHP iktidarı tarafından bilhassa 2015 yılından itibaren neredeyse tümüyle askıya alınmıştır. Irkçı, militarist hareketlerle ülke içinde ve dışında Kürt halkına karşı tekrar uygulamaya sokulan savaş konsepti ile 2015-2022 yılları ortasında binlerce kişi hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, yüzbinlerce insan yerinden edildi” diye konuştu.
ULUSLARARASI MUKAVELELERE DİKKAT ÇEKTİ
Eren şöyle devam etti: “Faili herkesçe bilinen Taksim’deki bombalı saldırıyı münasebet gösteren AKP iktidarı Kuzey Doğu Suriye’de bulunan Kürt halkının hayat alanlarına savaş uçaklarıyla yine hücumlar düzenliyor, bu akınlarda çocuklar başta olmak üzere çok sayıda insan hayatını yitiriyor. Bu savaş ve taarruzlarda yalnızca insan hakları ihlal edilmiyor birebir vakitte milletlerarası Mukavelelere nazaran savaş cürümleri işleniyor” diye belirtti.
İmralı tecrit sisteminin ağırlaştırılarak devam ettiğini söyleyen Eren, “15 Şubat 1999 tarihinden beri İmralı Ada hapishanesinde tutulan Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, tarihin en ağır ve kabul edilemez boyutlarına ulaşmıştır. 25 Mart 2021 tarihinde birkaç dakika sonra kesilen telefon görüşmesinden bugüne kadar geçen 21 ayda Sayın Öcalan, İmralı’da tutulan Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan hiçbir formda haber alınamıyor. 2011 yılından 2019 yılına kadar, yani diyalog süreci de dahi hiçbir formda avukat görüşü gerçekleşmemiş; 2019 yılında ise yalnızca 5 sefer avukat görüşü yapılabilmiştir. 2015 yılında İmralı ada hapishanesine götürülen Hamili Yıldırım, Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş ile bugüne kadar avukat görüşü yapılmamıştır” diye konuştu.
181 MÜRACAAT CEVAPSIZ BIRAKILDI
“Sayın Öcalan ile 2019 yılından beri her hafta avukat, her ay aile ve vasi görüşme talepleri hapishane yönetimi ve Bursa Savcılığı sunulsa da karşılıksız bırakılmış, disiplin cezaları münasebet gösterilerek avukat görüş yasağı getirildiği belirtilmiştir” diyen Eren, “25 Mart 2021 tarihinden bugüne kadar Bursa savcılığına ve hapishane yönetimine yapılan 95 kere avukat, 43 kez aile, 43 kez vasi görüşme başvurusu yapılmış ancak bu talepler karşılıksız bırakılmıştır. Partimiz eş genel liderlerinin ve milletvekillerimizin sayın Öcalan’la görüşme taleplerine Adalet Bakanlığı tarafından rastgele bir cevap verilmemiştir” tabirlerini kullandı.
‘CPT GÖRÜŞMESİ TASALARI ARTTIRDI’
Eren, CPT (Avrupa İşkenceyi Tedbire Komitesi)’ye ait de şunları dedi: CPT’nin İmralı Ada hapishanesini 20-29 Eylül 2022 tarihinde ziyaret ettiği, CPT tarafından yapılan açıklama ile kamuoyuyla paylaşılmıştır. CPT, geri gönderme merkezlerini husus alan Türkiye ziyaretinde rutin takviminde olmamasına karşın İmralı’yı da dahil etmiştir. Avukatların CPT ile 13 Ekim 2022 tarihinde yüz yüze yaptığı görüşmede, CPT yetkilileri adada tutulanların şartlarına dair en ufak bir bilgi vermediği üzere avukatların sorularını da cevapsız bırakmıştır. Bu durum kaygıların daha da artmasına sebep olmuştur. İmralı’daki tecrit sitemini azap ve berbat muamele olarak pahalandıran CPT ve Avrupa Konseyi’nin bu azabın sona erdirilmesi için üzerine düşen sorumluluğu en kısa müddet içerisinde yerine getirmesi gerekmektedir. Mutlak tecrit ve mutlak iletişimsizlik hali, Türkiye’nin tarafı olduğu memleketler arası mukavelelere ve iç hukuk mevzuatına ters olduğu üzere ömür hakkı ve azap yasağı başta olmak üzere temel insan haklarının açık ihlali.” (HABER MERKEZİ)
