İrfan Tunççelik
DUVAR – İranlı Kürt siyasi mülteciler Peyman Mola Mirzaie ve eşi Zhina Fatemeh Ebrahimi, İran’daki baskılar nedeniyle evvel Irak’ın Süleymaniye kentine yerleşti. IŞİD saldırısı başladıktan sonra Türkiye’ye göç eden çiftin ikinci çocukları Türkiye’de doğdu. 9 yıldır Türkiye’de yaşayan aile hakkında Birlemiş Milletler, memleketler arası muhafaza kararı çıkarmış olmasına karşın Peyman Mola Mirzaie hakkındaki müdafaa kararı Göç Yönetimi tarafından reddedildi. Mirzaei, aylık rutin imzasını vermeye gittiği Göç Yönetimi’nde gözaltına alınarak Ankara’da bulunan Akyurt Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) götürüldü.
‘GERİ GÖNDERİLİRSEK İDAM EDİLEBİLİRİZ’
İran’a geri gönderilme riskleri bulunduğunu Twitter üzerinden bir görüntü yayınlayarak duyuran Mirzaie, İran’da haklarında açılan davaların şimdi sonuçlanmadığını belirterek geri gönderilmeleri durumunda uzun mahpus cezaları yahut idam ile karşı karşıya kalabileceklerini söyledi. Mirzaie’nin eşi Zhino Fatemeh Ebrahim de, “Üç yıldır Göç Yönetimi yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Göç Yönetimi bizim mülteci olmadığımızı söylüyor. Biz siyasi mülteciyiz ve İran’a gönderilirsek öldürüleceğiz” dedi.
BM’NİN MÜDAFAA KARARINI TÜRKİYE KABUL ETMEDİ
2014 yılında Türkiye’ye geldiklerini ve BM’ye muhafaza kararı için yaptıkları müracaatın 2016’da kabul edildiğini anlatan Ebrahimi, bu süreçte Türkiye’deki yetkililerle yaptıkları görüşmeyi şöyle anlattı: “O kadar gerilimli ve baskı altında bir görüşme gerçekleşti ki ben o görüşmede astım krizi geçirdim. Türkiye o görüşmede bize Birleşmiş Milletler müdafaa kararını kabul etmediğini bildiri etti. Bu bizi haliyle çok şaşırttı.”
‘KÜRTÇE TERCÜMAN GETİRİLMEDİ’
Söz konusu görüşmede tercüman muhtaçlığı olmasına karşın Kürtçe bilen tercüman yerine Afganistanlı bir tercüman getirildiğini anlatan Ebrahimi, “Evet biz de Afganlar da Farsça konuşuyoruz ancak dillerimiz birbirinden epeyce farklı. Benim anadilim Kürtçe. Bize, Türkiye’de konuşulan bir lisan olmasına karşın Kürtçe tercüman getirmediler. Ben o görüşmede konuşulan pek çok şeyi anlamadım. İtiraz da ettim, anlamadığımı beyan ettim lakin itirazımı kayıtlara geçirip, görüşme yapmayı kabul etmediğimi yazmamı istediler. Bizi hudut dışı edeceklerini söylediler. Neden İran’dan çıktığımı, dönersem başıma neler geleceğini orada anlatamadım. Fırsat vermediler. Bizi evlilikleri aileleri tarafından onaylanmayan iki insan olarak yazdılar. Bu gerçek değil. Biz siyasi mülteciyiz” sözlerini kullandı.
‘11 YAŞINDAKİ OĞLUMA SİYASİ MÜLTECİ NE DEMEKTİR NASIL ANLATAYIM?’
Türkiye’de birinci olarak Maraş’ta yaşadıklarını, 2020’de Kırıkkale’ye gönderildiklerini kaydeden Ebrahimi, Kırıkkale’ye gönderilmelerinin akabinde Göç Yönetimi ile meseleler yaşamaya başladıklarını belirterek, “Üç yıldır Göç Yönetimi yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı. Tekraren Birleşmiş Milletler’i aradım, onlar da daima beklememi söyledi. Daha ne kadar bekleyeceğim? 14 sene oldu ben İran’dan çıkalı. İki çocuğum var ikisi de İran’ı hiç görmedi. Can güvenliğimiz yok” dedi.
GÖÇ YÖNETİMİ ‘GERÇEK MÜLTECİ DEĞİLSİNİZ’ DİYOR
Göç İdaresi’nin “gerçek mülteci olmadıklarını” söylediğini belirten Ebrahimi, “Biz gerçek mülteciyiz. Biz siyasi mülteciyiz ve İran’a dönersek öldürüleceğiz. Cenevre Mukavelesi de gönderilmememiz gerektiğini söylüyor. 28 gündür eşim GGM’de. Çocuklarım perişan oldu. Başımıza neden bunların geldiğini anlamıyorlar. Ben bir bayan olarak güçlüyüm lakin ne kadar vakit, kaç sene, daha ne kadar güçlü olacağım? 11 yaşındaki oğlum bana soruyor, ‘Babam ne yaptı, hırsızlık mı yaptı?’ Nasıl anlatayım ben ona siyasi mülteci olmak ne demektir?” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’DEKİ HAK SAVUNUCULARININ DURUMU DA BİZDEN FARKLI DEĞİL’
Hak savunucularına bir daveti olup olmadığını sorduğumuz Ebrahimi, şu sözleri kullandı: “Biz yalnızca insanca bir hayat istedik. Bu manada vazgeçmeyeceğimizi söylemek isterim. BM’nin bir müdafaa kararı var. Bu kararın dikkate alınması gerekiyor. Biz geri gönderilir ve tutuklanırsak hayatında İran’ı hiç görmemiş çocuklarım İran’da kimsesiz kalacak. Çaba etmeye devam etmek zorundayız. Türkiye’deki hak savunucularına da ne diyebilirim, bilmiyorum. Onların durumunun da bizimkinden farklı olmadığını görüyorum.”
AVUKAT KAÇAR: NEZARET KARARINA İTİRAZDA BULUNDUK
Mirzaei ve ailesinin BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi tarafından 2014 yılında mülteci statülerinin tanındığını, Göç Yönetimi’nin BM’nin kararına karşın iltica talebi ve memleketler arası muhafaza taleplerini reddettiğini belirten ailenin avukatı Mahmut Kaçan, “Kırıkkale yönetim mahkemesinde iptal davası açmıştık lakin olumlu bir sonuç alamadık. Ankara Bölge Mahkemesi de istinaf müracaatımızı reddetti. Bunun üzerine müvekkil Peyman hakkında hudut dışı kararı verildi ve karara istinaden Ankara Akyurt Geri Gönderme Merkezi’nde idari nezaret altına alındı. Şu anda Kırıkkale Yönetim Mahkemesi’nde hudut dışı etmenin iptali için dava açtık. Birebir vakitte Ankara Sulh Ceza Hakimliği’nde idari nezaret kararına itirazda bulunduk. Her iki başvurumuzla ilgili de şimdi bir karar verilmedi, süreç devam ediyor” dedi.
Mahkemenin 15 gün içinde belgeyi inceleyip karar vermesi gerektiğini lakin pratikte bu mühletin aşıldığını söyleyen Kaçar, “Şu an mahkemenin ne karar vereceğine ait bir öngörüde bulunmak çok sıkıntı. Bu kararlar olumsuz çıkarsa Anayasa Mahkemesi’ne ferdî müracaat yolu var. Mevcut sistem içerisindeki tüm hukuksal yolları kullanacağız. O vakte kadar da Akyurt GGM’de tutulmaya devam edecek. Bu süreç de müvekkil ve ailesinin aile birliği ve özel hayatlarını ortadan kaldırıyor” diye konuştu.
