Gazeteci Sibel Hürtaş, Uğur Mumcu’nun 30. mevt yıldönümünde, suikastla ilgili bir yazı kaleme aldı.
Hürtaş Üniversal gazetesindeki yazısında “Bugün Uğur Mumcu davasından geriye elimizde 80 klasörden ibaret bir dava evrakı var. Geçen günlerde davaya müdahil olan Avukat İlhan Cihaner ile birlikte, o klasörleri tekrar taradık. Gözümüze takılan bir ismin öyküsü, Mumcu davasının karanlıkta kalış hikayesinin adeta somut bir yansıması gibi…” sözlerini kullandı ve davadaki sanıklardan birinin avukatlığını yapan Mustafa Doğan İnal’ı işaret etti.
Sibel Hürtaş’ın yazısı şöyle:
“Bugün Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin 30. yıl dönümü… Bugün elinde meşaleleri, mumları ile yürüyen yüzlerce beşerle bir arada tekrar o hain suikastın gerçekleştiği Karlı Sokak’tayız.
Bugün Uğur Mumcu davasından geriye elimizde 80 klasörden ibaret bir dava evrakı var. Geçen günlerde davaya müdahil olan Avukat İlhan Cihaner ile birlikte, o klasörleri yine taradık. Gözümüze takılan bir ismin kıssası, Mumcu davasının karanlıkta kalış hikayesinin adeta somut bir yansıması gibi…
Anlatalım;
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te otomobiline konulan bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Bu yırtıcı suikast tam 7 yıl boyunca karanlıkta kaldı. Bu devirde Güldal Mumcu ile görüşen İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, “Tuğla çekilirse, duvar yıkılır” diyerek, davanın akıbetini o vakitten haber vermiş üzereydi.
2000 yılında, Hizbullah başkanı Hüseyin Velioğlu, Beykoz’daki konutunda polislerle girdiği çatışma sonucunda öldürüldü. Akabinde konutta yapılan aramada, Mumcu suikastıyla ilgili kıymetli dokümanlara ulaşıldı. Bu evraklardan yola çıkılarak, suikastın Tevhidi Selam Kudüs Ordusu ismi altında radikal İslamcı bir terör örgütünün işlediği ortaya çıkarıldı. Örgüt tıpkı vakitte Ahmet Taner Kışlalı ve Muammer Aksoy suikastlarının da sorumlusuydu.
Örgüt kapsamında gözaltına alınanların, hepsinin ortak noktası İran’da eğitim aldıklarını söylemeleriydi.
Örgütün Ankara ayağında Ferhan Özmen’e ulaşıldı. Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan ve Oğuz Demir, suikastı gerçekleştiren gruptu. Oğuz Demir’in dava evrakı ayrıldı, başka üç sanık birinci yargılamada idam cezasına mahkum edildi.
Davanın asıl odak noktası ise örgütün kurucu ve yöneticilerinde düğümleniyordu. Dava belgesinde örgütün yönetici takımında karşımıza çıkan birinci isim Mehmet Ali Tekin’di. Tekin, silahlı örgüt yöneticiliği suçlaması ile Hasan Kılıç ve Ekrem Baytop ile birlikte 15 yıl mahpus cezasına mahkum edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bu cezayı “mahkemedeki düzgün halleri” nedeniyle, 12 yıl 6 aya indirdi.
Yurt dışına kaçtı. Natürel ki birinci durağı, başka sanıklarla birlikte daha evvel yıllarca kaldığı İran oldu. Türkiye, Tekin hakkında kırmızı bültenle arama kararı çıkardı. Yargıtay, cezasını 2014 yılında onadıktan bir sene sonra, İran’dan Azerbaycan’a geçerken yakalandı.
Türkiye yakın siyasi tarihinin en kıymetli suikast davalarını planlayan Tevhidi Selam Kudüs Ordusu’nun yönetici ismi olan Mehmet Ali Tekin, yalnızca 5 yıl cezaevinde kaldı.
Tahliye edildiğinde Uğur Mumcu davası hâlâ sürüyordu. Tekin, 2020 yılında hayatını kaybetti.
Bugün İlhan Cihaner ile birlikte dava evraklarını yine gözden geçirirken, Mehmet Ali Tekin’in yanındaki isim en fazla dikkatimizi çeken isimlerden biri oldu. Tekin’in davalar boyunca müdafilik misyonunu üstlenen kişi bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı olan Mustafa Doğan İnal’dı.
Uğur Mumcu davasındaki kilit sanığın yıllarca avukatlığını yapan Mustafa Doğan İnal, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlığını yapıyor.
Peki Mustafa Doğan İnal, Erdoğan ismine kimlere dava açıyor dersiniz?
Gazetecilere!” (HABER MERKEZİ)
